Stanley Kubrick yaşasaydı son filmi olan “eyes wide shut’’ı belki de bu şekilde bitirmeyecekti. Yazık, zavallı Tom Cruise kendini öyle bir teşkilatın içinde buluyordu ki az kalsın yaşadığı macera ve merak hayatına mal olacaktı. 

 

Geçen gün akşam filmi tekrar izledim. 

Sanırım bu üçüncü izleyişim. 

Filmi seyredenler bilir. 

Film içindeki gizli örgüt ya da teşkilatın sistemi, bana Bilderberg’i hatırlattı ama esas teşkilat İlluminati. 

Nasıl dünyanın en zengin, kariyer sahibi iş adamları, yöneticileri Bilderberg’in kadrosunu oluşturuyorsa; Kubrick’in filmindeki örgütün de kadrosu en zengin elit tabakadan oluşuyordu. 

 

Şimdi nereden çıktı o film, yıllar önce gösterimdeydi; Bilderberg’le ne alakası var demeyin.

 Illumunati teşkilatını bitirmek isteyenler Kubrick’ten bu filmi yapmasını istedi. 

Film Kubrick’in hayatına mal oldu ama yine de gösterime girdi ve yıllardır da gösteriliyor. 

 

Şunu söyleyince çok rahat anlayacaksınız konuyu...En başta Tom Cruise ve oyuncular ünlü Amerikalı Scientology tarikatına mensuplar. Bu tarikat Amerika’dan çıkıp Avrupa’ya açılmak istiyor ve filmde bir şekilde bu çekişmelein ürünü oluyor. Kimi hayatını kaybediyor, kimi evliliğini.

Hatırlarsanız geçtiğimiz ay ''Scientologists tarikatı şimdi beni izliyor'' diyerek gündeme oturan Katie Holmes Scientology Kilisesi mensubu eşi Tom Cruise ile boşanmak üzereler. Davaları devam ediyor.

 

İçinde bulunduğumuz durum aynen şöyle değil midir?

 

Stanley Kubrick’in filminde gizli gizli buluşan örgüt elemanları çırılçıplak ortalıkta dolaşıp istediği kadını  orta yerde alenen düzmüyor muydu? 

 

Filmdeki teşkilatın erkek elemanları göz göre göre herkesin önünde dünyanın seçilmiş en güzel kadınlarını becermiyorlar mıydı? 

 

Nedense aklıma, ABD’nin göz göre göre Libya, suriye, Irak’a şehvetle yönelmesi ve güzelim petrol kaynaklarına tecavüz eder gibi saldırmasi geldi ya da İsrail’in Filistin’i her aklına geldiğinde bombalaması gibi örnekler çoğaltılabilir.

 

Kubrick’in filminde olduğu gibi teşkilat gizli gizli buluşuyordu. 

Amaç, seks partilerinde en güzel kadınları götürmek, dillere destan bir gece geçirmekti.

Bir itirazımız yok isteyen istediğini yapar! 

Bilderbergciler, İllüminaticiler de gizli gizli buluşup, dünyanın anasını nasıl ağlatırız, hangi ülkenin ekonomisini, varlıklarını sömürürüz diye toplantı yapıpı dünyanın en güzel yerlerinin ırzına geçme planları yapmıyorlar mıydı? 

Birkaç arkadaşıma filmle ilgili dşsüncelerini sorduğumda “olmaz, bu kadar da olmaz; resmen porno” diye görüş belirttiklerini anımsıyorum. 

Evet; Illuminati, Bilderbergci’ler, Sorosçu’lar da resmen porno filmi gibi dünya ekonomisini sömürüyorlar öyle değil mi?

 

Nazi örgütlenmesi dünyada etkinliğini arttırıyor. Ailesinin Nazi kökenli olduğu bilinen Terminatörümüz Arnold’un, ABD’de seçim kazanarak vali olması, İngiltere’de polis teşkilatı içinde yaşanan veya BBC’nin yardımıyla patlak veren ırkçı yaklaşım ya da Metropolitan ile Scotland Yard’da çalışan Türk polislere yönelik ırkçılığın hortlaması tesadüf değildir. 

 

Bu olaylar, kafalarda soru işareti oluşturmasın. Kissinger, Rus petrol zengininin Londra’da bulunan vakfının üyesi ve Rus petrol zengini Mihail Hadorkovski’nin elinden bütün şirketi alarak Rus petrollerini ABD, İsrail ve Musevi’lerin emrine vermek üzereyken devreye Putin giriyor. 

 

Kubrick’in filmindeki teşkilatin elemanları güzel kızlara göz diktiği gibi Henry Kissinger da kendi açısından güzel kız olan Rus petrollerine göz dikti. Londra’da dönen bu tezgaha dur diyen Putin, bir son dakika operasyonu ile duruma el koydu ve Rus petrollerinin musevilerin eline geçmesini engelledi engellemesine ama bir diğer petrol zengini Chelsea futbol takımını satın alarak para dağıtıyor. İngiliz deyimiyle “spend money like water”. Bütün bunlar Londra’da oluyor.

Özellikle Türkiye’deki ve dünyadaki gidişata bakınca ulu önderin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha görüyoruz.  

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol